| Turco | Inglés | |||
|---|---|---|---|---|
| General | ||||
| General | hemen öncesinde | immediately before adv. | ||
|
He waved to the crowd immediately before he delivered his speech. O, konuşmasını yapmadan hemen önce kalabalığa el salladı. More Sentences |
||||
| General | hemen öncesinde | proxime [obsolete] adj. | ||
| Idioms | ||||
| Idioms | hemen öncesinde | on the eve of expr. | ||
| Turco | Inglés | |
|---|---|---|
| Idioms | ||
| Idioms | (bir şeyin) hemen öncesinde | on the eve of (something) expr. |
| Biology | ||
| Biology | doğumun öncesinde veya hemen sonrasındaki yavru | young n. |
| Astrology | ||
| Astrology | şafakta veya hemen öncesinde doğan (yıldız) | matutine adj. |
| Linguistics | ||
| Linguistics | vurgulu bir ünlüden önce gelen bir dizi ünsüzden birinin hemen öncesinde yer alan (ses) | pretonic adj. |
